Su samurlarının (lutra lutra) sayıları hem Türkiye’de hem de dünyada hızla azalmaktadır. Bu nedenle CITES Sözleşmesinin Ek-1 kısmında, Bern Sözleşmesinin Ek-2 kısmında koruma altına alınmış ve tehlike altında olarak sınıflandırılmıştır. Bu tür aynı zamanda Merkez Av Komisyonu tarafından da avlanması yasak türler arasında listelenmiştir.
Su samuru tatlı su ve acı su ile deniz habitatlarının çok geniş bir dağılımından yararlanır. Göllerde, sazlık ve çeşitli sulak alanlarda, sulama kanallarında ve deniz kıyılarında bulunabilir. Her büyüklükteki nehir ve ırmaklar su samurunun yaşama alanı olabilmektedir.
Beslenmelerinde esas gıdalarını başta balıklar olmak üzere, kurbağa türleri ve bazı crustacea türleri oluşturur. Hatta su kuşları ve yumurtalarını da yerler. Bazen, yeterli besin bulamadıkları dönemlerde kümes hayvanlarını da tüketirler, hatta bitkisel besinlerle de beslendikleri saptanmıştır.
Su samurunun; Antalya Manavgat, Serik ve Alanya Karpuz Çay’ı, Finike - Kumluca yöresindeki Alakır Çay’ı çevresinde, Trakya bölgesinde, Abant, Çoruh Nehri ve yan kollarında, Dicle nehri havzasına bağlı Çatak çayında, Kırıkkale’ye bağlı Hasandede Beldesinde, Rize Çamlıhemşin ve Pazar ilçeleri içinde yer alan Hemşin ve Fırtına derelerinde yaşadığı bildirmiştir. Su samurunun görme, koku alma ve duyma yeteneği çok hassastır. Gözler kafanın üst kısmında yer almaktadır. Bu sayede vücudu su altındayken görmeye devam edebilir. Su samuru yalnız yaşar, erkek ve dişiler arasında kuvvetli eş bağı yoktur. Gençler 13-15 ay anneleri ile birlikte yaşarlar. Populasyonların büyük kısmı gececidir. Bunun yanı sıra çok utangaç olmaları nedeniyle insanlar tarafından gözlenmeleri çok güçtür.